Tıpta Çığır Açan 20 Biyoteknoloji Atılımı

Haziran 14, 2009

Bilim ve teknoloji de yaşanan adeta ışık hızında seyreden gelişmeler insanın hayat kalitesini ve yaşam süresi beklentsini her gün biraz daha ileriye taşıyor. Biyoteknoloji alanında kaydedilen 20 önemli gelişme çok yakın bir gelecekte bugün hayatımızı zehir eden bazı rahatsızlıkları tarihe gömecek.

kan-testi

  1. Çürümeyen Dişler
  2. Yapay Lenf Düğümleri
  3. Nano Astım Sensörü
  4. Tükürükle Kanser Testi
  5. Biyolojik Kalp Pili
  6. Hissedebilen Protezler
  7. Akıllı Kontak Lensler
  8. Yeniden Konusşturan Araç
  9. Eriyen Damar Stenti
  10. Elektrikli Kas Uyarıcı
  11. Yeni Sinir Uçları
  12. Dengeleyici Ayakkabı
  13. Hafızalı İlaç
  14. Akıllı Tekerlekli Sandalye
  15. Zayıflatan Mide Astarı
  16. Beş Dakikade Karaciğer Testi
  17. Tamir Eden Nano Yapıştırıcı
  18. Taşınabilir Yapay Böbrek
  19. Yürüme Simulatörü
  20. Roket Motorlu Kol

Domuz Gribi 6. Seviyede

Haziran 11, 2009

Dünya Sağlık Örgütü’nünson yapmış olduğu açıklama ile domuz gribi salgını son seviye olan 6. seviyeye ulaştı. Bunun anlamı, artık salgın evrensel düzeyde tehlike olarak algılanıyor.  Su ana kadar 28,774 vaka görülmüş, toplam 74 ülkede 144 ölümlü vaka görülmüş.

Son olarak da Dünya Sağlık Örgütü’nün genel sekreterinin yapmış olduğu açıklamaya göre de domuz gribine karşı aşının geliştrilmesinin eylül ayına kadar mümkün değilmiş. Ayrıca tarihte en son bu derece büyük evrensel bir salgın 1968 de Hong Kong gribinde görülmüş ve yaklaşık 1 milyon kişi hayatını kaybetmişti.

DOMUZ GRİBİNDE ALARM DÜZEYLERİ

domuz-gribi-altinci-fazda WHO’nun 1 ila 6 arasında derecelendirdiği salgın evreleri sıralaması ve domuz gribiyle ilgili aldığı alarm düzeyi kararları şöyle oldu:

1. aşamada hayvanlarda bir insan enfeksiyonuna neden olan grip virüsü görülüyor, ancak hastalık riski az, insana bulaşmıyor. İkinci aşamada, insanlar için bir risk söz konusu. İlk 2 aşamanın ardından 3. aşamayla birlikte pandemi alarmı dönemine geçiliyor.

3. aşamada, insanlarda yeni influenza virüs alt tipiyle enfeksiyonlar olmakla birlikte, insandan insana yayılımın olmadığı veya ancak yakın temasa bağlı nadir yayılım vakalarının söz konusu olduğu bir durum söz konusu.

4. aşamada, insandan insana kısıtlı bulaşma olmakla birlikte, hastalık belli bir bölgede görülüyor. Bu da virüsün insanlara tam adapte olmadığını gösteriyor. Meksika’da domuz grisinden ölümler onaylandıktan sonra WHO, 24 Nisan’da domuz gribi alarm düzeyini 4. düzeye çıkarmıştı.

5. aşamada, en az 2 ülkede görülen hastalık insandan insana bulaşmakla birlikte sınırlı, salgın öncesi en önemli risk. WHO, 29 Nisan’da domuz gribi alarm düzeyini 5. düzeye yükseltti. Hastalığının insandan insana bulaşma derecelerinin ele alındığı 4. ve 5 evreden sonra gelen 6. evre ‘pandemi dönemi’ olarak nitelendiriliyor.

6. aşamada hastalık genel toplumda artmış ve halen süren bir bulaşma var. WHO, bugün alarm düzeyini salgın anlamına gelen 6. düzeye yükseltti.

Kaynak:  US News

Dünyanın En Yüksek 5 Kulesi

Haziran 10, 2009

en-yüksek-kuleler

CN Kulesi

Kanada’nın Torıntı kentinde bulunan 553 m’lik CN kulesi günümüzün en yüksek kulesidir. Kule Tv yayınları için kullanıldığı gibi, içinde 50’den fazla restoran da bulunuyor. Kule 1995’de modern dünya harikası ilan edilmişti.

Ostankino Kulesi

Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan televizyon kulesinin yüksekliği 540metredir. 1963’de yapılmaya başlanan kule 1967’de bitirilmiştir.
Doğu’nun İncisi

Yapımı 1995 yılında tamamlanan televizyon kulesi, Çin’nin Şangay kentinde bulunur. 468 metreyi bulan kulei yükseklik bakımından dünyada 3. sıradadır.

Milad

İran’ın başkenti Tahran’da bulunan kule dünyanın 4. yüksek kulsesidir. 435 metre yüksekliğindeki yapı, aslında bir Tv kulesidir.

Menara Kuala Lumpur

Adındanda anlaşılacağı gibi Malezya’nın Kuala Lumpur kentindeki tv kulesinin yüksekliği 421 metredir. Kulenin tepesindeki antenlerin altındaysa bir döner restoran bulunur.

Obezite- Hafifleme Umudu

Haziran 8, 2009

Fazla kilolardan kurtulmak için geliştirilen cerrahi dışı yeni yöntemler yakında piyasaya çıkacak.

Zayıf için kil0 vermek kolay tabi; ve bir de, şimana nasihat çekmek; Ağzını tutacaksın! Tamam da, nasıl? Bir şişmalık eşiğini aştıktan, yani obez olduktan sonra insanın ağzını tuması hiç de kolay değil. Obezite özellikle gelişöiş ülkelerde birkaç on yıldır yakıcı bir sorun. Basit bir aşırı şişmanlık problemi değil, ölüme kadar da gidebilen başka birçok hastalığında tetikleyicisi olabiliyor; şeker hastalığı ( insüline bağımlı olmayan diyabet ), koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, mide bağırsak hastalıkları, uykuda kısa süreli solunum durması(uyku apnesi ), bazı romatizmal hastalıklar ve kanser türleridir.obezite- obez insan

Obezite, diyet, egzersiz, hayat tarzı değişiklikleri, ilaçlar, cerrahi yöntemeler ve genellikle de birden fazla yöntemin kombinasyonuyla tedavi edilebiliyor. Ama tedavisi hayli güç; ve etkin, en güvenli yöntem konusunda da görüş birliği yok. Cerrahi, tehlikeli ölçüde obez olanlar için son seçenek olarak ele alınacak tedavi yöntemi. Cerrahi yöntemlerden sıklıkla uygulananları, mideye kelepçe yerleştirilmesi ve bazı bypass ameliyatları. Gelişmiş ülkelerde obezitenin sıklığı dikkate alındığında bu tip tedaviler birincil sırada. Bugün ABD’de cerrahi tedaviye uygunluk ölçütleri içinde yaklaşık 15 milyon erişkin var. Fakati cerrahi yöntemler dramatik kilo kaybı sağlasa da, hem yüksek maliyetli hem de ameliyat sırasında ölüm riski söz konusu. Nitekim, 2008’de yalnızca ABD’de 220 binden fazla kişiye obezite nedeniyle cerrahi tedavi uygulanmış. İşte bu nedenle daha basit ve ucuz yöntem arayışları devam ediyor.

Obezite Tedavi Yöntemleri

  • Davranıs değişiklikleri
  • ilaçlar
  • Cerrahi yöntemler
  1.   Mideye silikon konulması
  2.   Mideye uyarıcı yerleştirilmesi
  3.   Midenin şeklinin değiştirilmesi
  4.   Midenin bypass edilmesi
  5.   Safra ve pankreas salgısının akış yönünün değiştirilmesi
  6.   Bağırsakla ilgili girişimler
  • Endoskopik Yöntemler
  1.   Mide içine balon yerleştirilmesi bağırsakla ilgili girişimler
  2.   Bağırsağa EndoBarrier yerleştirilmesi 

Peki Kimlere Cerrahi Tedavi Uygulanır?

  • 18-60 yaş arası olan
  • En az üç yıldır obezite sorunu olan
  • Beden-kitle endeksi 40’üzerinde olup beraberinde yüksek tansiyon, diyabet uyku apnesi, eklem iltihabı gibi hastalıkları olan
  • En az bir yıldır ilaç, diyet, ekzersize rağmen  kilo veremeyen 
  • Hiç hormonal hastalığı, ilaç ve alkol bağımlılığı olmayan
  • Şizofreni, borderline kişilik bozukluğu ve kontrolsüz depresyon gibi psikiyatrik hastalığı bulunmayan kişiler,

cerrahi tedavi için uygun kişilerdir.

Bebek Doğduğunda Neden Ağlar?

Haziran 6, 2009

Bebek, gelişimini önce anne karnında sürdürürken göbek kordonu vasıtasıyla oksijen alır. Gelişiminin son evrelerine kadar da akcigerler kullanılmaz. Doğum zamanı yaklaştıkça gelişmekte olan akciğerlerin “antreman” yapması amacıyla nefes alma hareketleri başlar. Ancak akciğerlerin gerçek anlamda kullanıması doğumdan sonra başlar.aglayan-bebek
bebek-ağlayan bebek-
Göbek bağının kesilmesinden sonra artık bebek, oksijenini kendisi almak zorundadır. Ağzı ve burnu temizlendikten sonra nefes alma yolu açılır ve aldğı ilk nefes ile birlikte ciğerleri hava ile dolar. Bebek için yeni olan bu durum, biraz can yakıcı olduğu için bebekler ağlamaya başlar.

Alzheimer, Parkinson ve Tango

Haziran 4, 2009

Bilim insanlarının yaptıkları son araştırmalar hayatımızın yönünü değiştirebilecek yönünü değiştirebilecek nitelikteki kimi hastalıkları birbirine bağlıyor. Bu araştırmalara göre tango yapan insanların parkinson ve alzheimer gibi, yaşlandıkça ortaya çıkan hastalıklara yakalanma olasılığı daha düşük. Daha da ilginci, ilerlemiş safhalardaki hastalarda da tango yapılarak ilerleme kaydedilmesi.

tango-parkinson-alzheimer

Parkinson ve Alzheimer Nedir?

Parkinson ve alzheimer benzerlikler ve bazı belirgin farklılılar gösteren sinir hastalıklarıdır. Parkinson hastalığı titreme, kas deformasyonu ve kısıtlı motor aktiviteye bağlı hareket sınırlılığı gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Alzheimer hastalarındaki en önemli belirtiler ise hafıza zayıflığı ve şuur eksikliğidir. Eğer önüne geçilmezse önümüzdeki 50 sene içinde küresel bir salgına dönüşeceği öngörülen bu hastalıklar genellikle 60’lı yaşlarda ortaya çıkıyor. Epidemoloji araştırmalarına göre, 2050’de 70 yaş üzerindeki her iki insandan biri alzheimer veya parkinson hastası olma ihtimalini taşıyor. 

Peki Tango ile İlişkisi Nedir?

Yapılan araştırmalarla, yaşları 50 ila 70 arasında değişen parkinson veya alzheimer hastalığından müzdarip kişilerin sinirsel faailiyetlerini kontrol etmelerinde, tango tedavisi ile birlikte yüzde 60’lık bir artış görülmüş. Burada anahtar nokta, tangonun gizemi, büyüsü, tutkusundan ziyade, herhangi bir şekilde yogunlasmıs aktiviteye dayanıyor. El-ayak koordinasyonu, müziğe ve partnere uyum, konsantrasyon gibi mesala… Resim yapmanın, koşmanın, ruhu dinlendirici aktivitelerde bulunmanın, ilerleyen yaşlarda sinir hastalıklarına yakalanma riskini azalttığı uzun zamandır bilinen bir gerçek. Görünen o ki tangonun ana öğelerinden olan sosyal davranış ve iletişim, aynı anda birçok boyutta koordinasyon yeteneğini geliştirerek sinir hastalıklarını olumlu yönde etkilemekte….

Intel’in Gelecek Tahminleri

Haziran 4, 2009

Bilgi teknolojileri(IT) sektörünün belki de en önemli özelliği, diğer tüm sektörlerden çok daha hızlı bir şekilde gelişmesidir. Çoğu zaman, bir gelişmeden yeni haberimiz olurken, bir yenisi, daha iyisi çıkmış olur.  Bu üretim yarışı içerisinde sağlam bir yer etmiş şirketlerden birisi  de Intel, önümüzdeki on yıl içinde bilgi teknolojileri sektöründe varılacak noktanın resmini çizmek adına on kehanette bulundu. İşte bunlar;

  1. Taşınabilir aygıtların pil ömrü en az on kat artacak.
  2. Silikon-foton teknolojisi ile veri aktarımı hızlı ve güvenli olacak
  3. Görsel hesaplamalarda gerçeklik artacak.
  4. Sanal bellek sayesinde daha gerçekçi görüntüler üretilebilecek.
  5. Kötü amaçlı yazılımlar tarihe karışacak.
  6. Kişisel internet aygıtların yaşamın her yerine girecek.
  7. Etkilerşimli donanımlar sayesinde paylaşımlı bilişim gercek olacak. 
  8. Yeni nesil televizyonlar sınır tanımayacak.
  9. 3D dünyalar birbirine kusursuz derecede bağlanacak.
  10. Spektrum kullanımında devrim gerçeklesecek. 

Yılan Robot

Haziran 3, 2009

Virginia Ünivesitesi’nde geliştirilen robot, tehlikeli işleri insanlardan devralmak için tasarlanmış. Gökdelenlerde denetim gibi mesala. HyDRAS-Ascent 2, bir boruya tırmanıp 90 derece hareketli eklemlerini sırasıyla dödürerek tırmanabiliyor. Modüller, yüksek sürtünme katsayılı kauçukla kaplı. İlerde algılayıcılar, kamera ve alet kullanan bir kolla donatılacak. Ancak şimdiden Güney Kore’deki bir teknoloji fuarında büyük ödülü almış.

Ve burada da sanırım daha onceki prototiplerine ait bir video var….

Katil Virüs: Domuz Gribi

Haziran 3, 2009

Yaz geldi domuz gribi gitti sanılıyor. Gitmedi. Bu sinsi virüs evrim geçirip yaşıyor. Daha da öldürücü bir virüs olmasından korkuluyor ve bu ihtimal malesef var! Dünya nüfusunun üçtebirini etkileyecek yeni bir pandemiyle başetmek zorunda kalabiliriz.

domuz-gribi-avrupa-katil-virüs-türkiye

Korkulan olmadı; ortaya çıktıgı Meksika’ da hemen can alan ve kısa sürede bütün dünyaya yayılan domuz gribinin o kadar da öldürücü olmadıgı ortaya anlaşıldı, mevcut antiviral ilaçların hastalığı tedavi edebildiği görüldü. Ve iyi haber: yaz geldi grip virüsünün sevmediği bir ortam. Dolayısıyla bir pandemi(dünya çapında bir salgın) tehditini atlattık!

Peki tehlike gercekten gecti mi acaba? Pek değil; hatta hiç değil…

Dünya şu anda başka pandemilerden müzdarip zaten: AIDS, tüberkuloz, sıtma… Bunlarla karşılastırıldıgında grip pek hafif görünüyor, fakat asıl fark, gribin çok kolay kapılabilir olması. Hapşırırken elini ağzıyla kapatan birinin sonra biriyle tokalasması yeter mesala. Mevsimsel gripten biliyoruz bunu. Mevsimsel griple ilgili gözardı ettigimiz, küçümsediğimiz şey ise şu: Mevsimsel gribi yayan “alelade” virüs, aslında, aynı kalmıyor; bir kıştan öbürüne minkte olsa değişiklikler geçiriyor. Grip virüsü şaşırılacak derecede mutasyon geçirebilme yetenegine sahip. Bu kadar grip aşısına ragmen, örnegin ABD’de her yıl 30 bin kişi gripten ölüyor(ilk 10 ölüm sebebi arasında); fakir Afrika ülkelerinde bu sayının daha fazla olabileceğini varsaymak çok da zor olmasa gerek.  Bu küçük değişimlerin yanısıra, grip virüsü 30-40 yılda bir büyük mutasyon geçiriyor ve tanımadıgımız bir virüs olarak karsımıza cıkar; dolayısıyla baya bir ölümcül olabiliyor. Örnegin; 1968′ deki son pandemide 1 milyon kişi ölmiştü. Uluslararası sağlık otoriteleri ve gelişmiş ülkeler bu yüzden dünya çapında bir garip salgınından korkuyor yıllardır ve hazırlıksız yakalanmamak için tedbirler alıyorlar ve arıyorlar.

Şimdi, ilk kez 1931’de tespit edilen domuz gribi virüsüne(H1N1) geri dönersek, az önce bıraktıgımız şekilde bulamayacagımıza emin olun. Mevsimsel grip virüsü gibi o da değişiyor. Nitekim salgın başladıktan kısa bir süre sonra da değiştiği tespit edildi; A(H1N1) oldu. Dolayısıyla yine değişebilir. Dünya Saglık Örgütü’nün (WTO) pandemi alarmını 5. seviyeye(toplamda 6 tane zaten) cıkarması da bundan. 1918-1919 ispanyol gribi de başlangıcta hafifti; ama virüs birkaç ay içinde ölümcül bir hale geldi ve dünya çapında 50 ila 100 milyon inanı öldürdü.

İşin kısası su an itibari ile sakin gibi görülen domuz gribinin durum itibari ile hala potansiyelini söylebiliriz. Her grip virüsünde oldugu gibi mutasyon geçirebilir ve ölümcül bir şekilde karsımıza cıkabilir tıpkı geçmişteki örneklerinde oldugu gibi…

Küçük PC(Netbook), Büyük Başarı

Haziran 3, 2009

Her şey, bir grup insanın, gelişmekte olan ülkelerdeki çocuklar için 100 dolarlık dizüstü bilgisayarlar yapmak istemesiyle başladı. Bu bilgisayarlar, okullara bağışlanacaktı. Cihazlar dayanıklıi enerji tüketiminde tutumlu, ekranları dışarıda okunabilir olmalıydı. Ayrıca, sevimli olmalarının da kimseye bir zararı olmazdı. Böylece OLPC ( One Laptop Per Child) projesi ve onların mini dizüstüsü XO-1 dogdu.

mini-notebook-kucuk-pc-netbook

Ancak bu cihaz cocuklardan cok Tayvanlı elektronik üreticisi Asus’ a yaradı. Şirket, alandaki ticari potansiyeli görüp, Eee Pc isimli normalden kücük ve ucuz dizüstüleri piyasaya sürdü. Intel’in Atom işlemcisinin de çıkışıyla ruh ikizini bulan bu cihazlar,  taşınabilirlige duyulan arzu artıp, ekonomik kriz yüzünden alım gücü azalınca, aniden pek sevilir oldu.  Şu an,  dünyada yapılan dizüstü bilgasayar satışlarının yüzde 20′ sini mini dizüstülerin olusturdugu söyleniyor.

Artık pek çok çeşidi olan “mini dizüstü”, genellikle 11 inçten küçük ekranlı, 1,6 Ghz Intel Atom İşlemcili, 2 ila 64 Gb-B arası SSD’ye (Katı Hal Sürücü) ya da 60 ila 250 GB sabit disk sürücüsüne sahip dizüstü bilgisayar anlamına geliyor. Çogunun optik sürücüsü ayrı ekran ve ses kartları yok. Bütünleşik ses ve görüntü yongaları, USB girişleri ve kart okuyucuları revaçta. Tutan bir formül yakalandıgı içinde, pek çogu birbirine benziyor zaten. Ama her kulvarda oldugu gibi bu konu da öne cıkanlar var tabi. 

LG X120, Asus Eee PC 1004DN, Acer Aspire One, Samsung N310, MSI Wind ve Exper Style bunlardan bazıları…